Merhabalar Coşkun bey. Destek ve dilekleriniz için teşekkürler. Yabancılardan tek eksik yanımız ne bilgi ne de imkan. Sadece onlar gibi bir araya gelip ortak amaçlar için gücü bir arada tutup el birliği yapamamak.
Bu konunun buraya açılmasının bir sebebi aslında uydumuz hakkında arkadaşları bilgilendirmek, onlara bu konunun yapılabilirliğini ve genel hatlarıyla çalışma mantığını açıklamaktı. Tabi bu konunun görünen yüzü sadece. Bazı arkadaşlarımız mesajları ile buraya katılarak Facebook sayfasında eklemelerle, sinyalleri takip edip İTÜ'ye göndererek bu çalışmaya destek oldular.
Bir çok yerde okuduğum "keşke bizim de bir uydumuz olsa" sözü var. Bu konuda da kişisel fikirlerini belirtmek isterim. Bu benim de bir hayalim ve 2006 yılında sormuşum. "Neden bizim bir uydumuz yok?"
Bu tür soru ve isteklere verilen cevaplar genelde; "katılıyorum, katılmıyorum, iyi olurdu, adı şöyle olabilir..." türünden oldu.
Bir amaca gerçekten ulaşmak istiyorsak takdir edersiniz ki temenni ve hayal etmekten öte geçmemiz gerekiyor. Ulaşmak istenen hedef için bir emek ve güç sarf edilmediği sürece hayaller hayal edilmekten öte geçemeyecektir. Biliyorum maliyet konusu unda en büyük etken ancak çözümlenemeyecek bir sorun değil. Teknoloji deseniz o da mümkün. Hani bilinen bir söz var "ne duruyoruz?" İşte asıl çözüm anahtarı burada yatıyor. Neden ve niçin duruyoruz?
Bu soruya da gelecek ilk cevap mantıken şudur. "Nereden başlayacağız?"
Önce değişimle başlayacağız. Tabi ki büyük değişimler isteyenler bu değişikliğe önce kendisinden başlaması gerekli. Biz halen daha ne istediğimizi ortaya koymamışken kendimize ait forumlarda kendi kendimize dertleşip duruyoruz. Türkiye’de sayıları on binli rakamlarla ifade edilen radyo amatörlerinin sahip olduğu itici ve lokomotif gücün farkına varamıyoruz.
Bugün amatör veya değil uydu sistemlerine, kendi uydu fırlatma ve test laboratuvarlarına sahip olan ülkeler ve kuruluşlar bunlara kolay sahip olmadı. Hepsi uzun bir bilgi birikiminin eseri. Biz şimdi işin ekonomik boyutunu halletsek bile bunun bir sürü uluslar arası prosedürü var. Uzun süren test aşamaları ve analizleri var. O zaman izlenmesi gereken yol bir yere çıkıyor o da iş birliği. O zaman karşınıza iş birliği yapabileceğiniz bir kurum olmalı.
Bir düşünelim. Bu ülkede atom enerjisi kurumu, çeşitli kuruluşların altında uzay araştırmaları kurumları var. Peki bu ülke bir atom enerjisine sahip mi? Uzaya bir uydu ya da astronot veyahut bir uzay aracı göndermiş mi? Hayır.
Gökbiliminde üniversitelerimizde uzun dalga radyo astronomisi okutuluyor. Peki bir amatör dernekle görüşülmüş bir HF mantığı uygulamalı olarak anlatılmış mı? Bir amatör de olsa 21.5 MHz bandında bir alıcı geliştirip kullanılmış veya kullanılıyorlar mı? Hayır. Böyle bir konu okulda akademik düzeyde nasıl anlatılıyor biliyor musunuz? Teorik olarak, uygulamalı değil.
Uydu konusuna geri dönecek olursak, artık uzaya gönderilmiş bir uydumuz var. Artık öğrencilerimiz teori ve maketlerin üzerinde değil gerçek bir uydu teknolojisi üzerinde, kendi laboratuarlarında geliştirdikleri, ona dokunup DNA’larını bıraktıkları bir uydu üzerinde bizzat çalışıyorlar. Ulaşılmaz görünen bir hedefi emek verdiler ve Türkiye’nin hepimizce bilinen bürokrasi ve bilime bakışına rağmen bunu başardılar. İsveç’in uydusunu 26 büyük sponsor desteklerken biz de sadece bir kurum desteği ile bunu başardılar. İlkler her daim önemlidir. Paslı kapıları açan ilk anahtarladır onlar.
Bu durumda görüşebileceğimiz, gerçek anlamda bunu tecrübe etmiş ve bizleri de yine bu uydu sayesinde yakından tanımış bir İTÜ var.
Diyelim ki onlar bu konuda bize destek çıktı.
- Biz bu desteğin ya da çalışmanın neresindeyiz?
- Hadi olsun diyenleri neden şimdi bu mesajların arasında göremiyoruz?
- Niçin uydumuzu isteriz diye basbas bağırmıyoruz?
- Niçin halen daha (sözüm meclisten dışarı) bit kadar uydu yaftasıunın ardına saklanıyoruz?
- Niçin avuçiçi kadar bir uydu, o kadar parayı çöpe attılar diyoruz?
- Neden ben de dinledim, sinyali gönderdim demiyoruz?
- Ve neden bu konuyu önemsemiyoruz?
Yukarıdaki mesajlarda var. “Kendi uydunuzda ne isterdiniz diye?” Kaç arkadaşımız“ şunu istiyoruz, şöyle olsa daha iyi” dedi? Soru sorduk cevap istedik parasıyla değil. Biri bir konu açmış katılıp cevap sayısını yükseltip prim kazandırmayayım mantığını güden yok sanırım aramızda. Bu konuda emek sarf eden arkadaşlarımızın tek derdi sizlere bu konuyu anlatabilmektir. Soracağınız sorulara en doğru cevabı verebilmektir. Uzay ve uydu bizlere yeni ve bilinmedik bir çalışma alanı sağlıyor. Bu diğer çalışmalarımızın bitmesi anlamına da gelmiyor. Önemli olan tümünü bir arada harmanlayabilmek.
Hemen belirtelim burada bu konu başlığı altında olumlular kadar her türlü olumsuz eleştiri ve değer yargısına da açığız. Tartışacağız, konuşacağız, sorup soruşturacağız ki doğru olana ulaşabilelim.
Kusura bakmayın ama siz (camia olarak bizler) parmağınızı bile kıpırdatmıyorsanız, kimse size “alın bir uydu” demez bu ülkede. Belki de ilk kez o birilerinin “bit” kadar dediği uydu sayesinde bir bir üniversite ile çok güzel ve olumlu bir iletişim ortamı yakaladık. Bu ne bir protokol ne de bir başka kuralla. Sadece karşılıklı saygı ve sevgi çerçevesinde sağlandı.Belki farkında değiliz ama o uydu asıl bizleri heyecanlandırması gerekirken bir çok çevrede bizden daha fazla yankılara neden oldu.
“Hadi hurra” demiyoruz hiçbir konuda. Tam tersi olabildiğinde mantıklı ve bilimsel yaklaşımla konuyu irdeliyoruz bu kez. En geç Ocak ayının ilk haftasına doğru Türk Konferans Odası’nda bir konferans çalışma planımız var. Burada İTÜ Uzay bölümü başkanı ve ekibini radyo amatörleri ile bir araya getirmeyi düşünüyorum. Değerli büyüklerime danıştım. Davetlere olumlu cevap alındı, her iki taraf için de gün belirlenmeye çalışıyorum. O zaman ulaşmak istediğiniz kişiler ile doğrudan görüşebilecek sormak istediklerinizi sorabileceksiniz. Kesinleştiğinde tüm site ve forumlarda bunu bildireceğim. Hatta onların da tartışma konferansına RF üzerinden katılmaları için ayarlamalar yapıyoruz. Umarım o zaman da böyle suspus kalmayız.
Lütfen yanı başımızdakileri dürtelim ve uyandıralım. “Keşke bizimde olsaydı” kelimesini bu konu buraya açıldığı ilk gün artık geride bıraktık. Sen, ben, o, şu dernek, bu dernek bunlar geride kalıyor... Umut ettiğim müjdeli haberi o konferansta değerli hocamın vermesi ve o zamana kadar bu konuyu gündemde tutup diğer amatörlere de yaymanız dileklerimle konuyu burada noktalıyorum. 73