Merhaba Ali Çağlar Bey,
Paylaşımınızı ilk gördüğümde büyük bir heyecan duydum. Bu konular üzerine bir süredir çalışmalar yürüten TC2E Contest takımımızdan TA2TEO Teoman Bey’e de hemen aktardım. İlgiyle dinledi, yazınızı inceledi ve ardından e-posta adresinizi kendisiyle paylaştım. Görüştüğünüz Zoom toplantısına da kısa süreliğine katılıp sizi dinleme fırsatı bulmuştum :)
Radyo amatörlüğüne lise 1. sınıfta başladım. Son 2 yıldır İstanbul’da yaşadığımdan bu yana, bu hobiye gönül vermiş değerli üstatlarımızı ziyaret etme şansım oldu. TA1AC Çetin Ağabey, TA2N Nursun Ağabey, TA1W Aykut Ağabey ve daha niceleri... Onlar geçmişe dair anılarını anlattıklarında gözlerim fal taşı gibi açılır, tüm detaylarını dikkatle dinler, adeta o anları birlikte yaşıyormuş gibi hissederdim. Yazınızı okurken de aynı duyguları yaşadım. Yazınızın sonunda ise içimden “Kim bilir elinde daha ne değerli yazılar vardır...” diye geçirdim.
Özellikle TA1W Aykut Ağabey’in kütüphanesini gördükten sonra yazılı ve basılı kaynakların ömürlük değerini daha derinden kavradım. Bu motivasyonla POTA (Parks on the Air) ve COTA (Castles on the Air) aktivitelerinin Türkiye’deki gelişim sürecini belgelemek adına iki ayrı dergi girişimim oldu. Amacım, gelecek nesillere bu faaliyetlerin nasıl ortaya çıktığını ve ülkemizdeki tarihini bırakmaktı. Sizin kitap yazma isteğinizi bu yüzden çok iyi anlıyorum.
Yazınızın sonunda QSL kartlara değindiğinizi gördüğümde heyecanım daha da arttı. Hemen tekrar web sitenizi ziyaret ettim. QSL kartlarına olan ilgim 2017 yılına dayanıyor ve o günden bu yana büyük bir koleksiyon oluşturdum. Hayalim ise sık sık dile getirdiğim gibi bir gün, mevcuttaki 80 bin+ QSL, yüzlerce yerli TA amatörlerine ait QSL kartlar ile QSL müzesi açmaktır. Bilal Ağabey’in zarfını görünce de ister istemez “Kim bilir elinde daha neler vardır...” diye düşündüm :)
Yazılarınızın devamını merakla bekliyorum. Hele ki içlerinde QSL kartları geçiyorsa, emin olun en hevesli okuyucularınızdan biri ben olacağım.
Saygı ve selamlarımla,
73!