1980 li yıllarda mavi renkte 75ohm olarak hayatımıza girdiğini bildiğimiz koaksiye kablonun gerçek tarihini derlemişler;1880 - İngiliz matematikçisi Oliver Heaviside, telgraf iletim hatlarında üzerine çalıştı. Bir iletim hattı etrafında yalıtılmış bir kasanın sarılmasının sinyal netliğini arttırdığı ve kablonun dayanıklılığını geliştirdiği sonucuna varmıştı. O yılın sonlarında İngiltere'deki ilk koaksiyel kabloya patent aldı.
1884 - Elektrik mühendisliği şirketi Siemens & Halske, dört yıl sonra Almanya'daki Heaviside'lara benzer bir patent başvurusu yapar. Bu şirket, neredeyse yirmi yıl önce bilinen en eski elektrik jeneratörlerinden birini geliştirdiğinden Avrupa'da yaygın şekilde biliniyordu.
1894 - ABD Patent Ofisi, ünlü elektrikçi olan Nikola Tesla'ya ilk elektrik iletken patentini verdi. Bu üç teknoloji bir araya getirildiğinde, bugün kullandığımız koaksiyel kabloları oluşturmak için gerekli temel bileşenler oluştu.
1931 - Lloyd Espenschied ve Herman Affel, AT & T Bell Telephone Laboratuvarları adına ilk tanınabilir koaksiyel kabloyu patentledi. Coax'ın bu sürümü, aynı ekseni paylaşan iki iletim kablosunun ilk ortaya çıkmasıyla daha geniş frekans aralığında kullanımına olanak sağladı.
1936 - Berlin'de XI Olimpiyat Oyunları, koaksiyel kablo aracılığıyla görüntü iletilen ilk önemli olay oldu. Kapalı devre görüntü sistemi, Berlin'deki oyunlardan 150 kilometre uzaktaki Leipzig'e kadar uzanıyordu. Bu olay, büyük ölçekli televizyon görüntülerinin kayda değer bir mesafeyle başarıyla aktarıldığını ilk kez işaret ediyordu.
Avustralya dünyanın önde gelen en eski denizaltı koaksiyel kablosunu oluşturuyor. 186 mil uzunluğundaki tel, Tasmania adasını Avustralya anakarasına bağlamıştır.
Birleşik Krallık Genel Postası, Londra ve Birmingham şehirlerini birbirine bağlayan koaksiyel bir telefon telini kuruyor. 130 kilometrelik bu telefon sistemi İngiltere'de türünün ilk örneği ve 40 farklı telefon kanalı sağlamıştır.
1941 - Minnesota ve Stevens Point, Wisconsin'deki Amerikan şehirlerini birbirine bağlayan 220 mil uzunluğundaki bir koaksiyel kablo kullanımı, Amerika Birleşik Devletleri'ndeki koaksiyel kablo kullanımının ilk ticari markasıdır. Kablo, tek bir televizyon kanalı veya 480 telefon hattı taşıyabiliyordu.
1956 - Transatlantik No 1 (TAT-1), ilk su altı transatlantik telefon kablosu sistemi, Amerikan ve Avrupa kıtalarını birbirine bağlar. Birleşik Krallık Genel Postane ve AT & T arasındaki ortak girişim, toplamda, 1,500 deniz mili uzunluğunda bir koaksiyel kablo vardı. TAT-1, Oban, İskoçya ve Clarenville, Newfoundland kentlerini birbirine bağladı. Sistem dahili olarak 36 telefon görüşmesi gerçekleştirdi ve 1978 yılına kadar hizmette kaldı.
Büyük çaplı koaksiyel kabloların testleri hem bilimsel hem de ticari açıdan başarılarla doluydu. TBu teknoloji, uzun mesafelerde kendisini hem güvenilir hem de dayanıklı olduğunu kanıtladı. Patentler doldu taştı ve diğer şirketler koaksiyel pazarına girdikçe, kablolar yenilendi ve minyatür hale geldi.
Sonunda, en yaygın olan koaksiyel kablo, şimdi televizyonlarımızı ve kablo modemlerimizi veya RF sistemlerimizi bağlamak için kullandığımız şey oldu. Bu teller, 1880'lerde geliştirilen teknolojinin mükemmel mirasları ve torunlarıdır. Bununla birlikte, hâlâ teknolojimiz ve hayatımızda ayrılmaz bir rol oynamaktadır.
Kaynak: http://www.toptenreviews.com
