Radyo Amatörü TELSiZCiLER için bir site
Ana Sayfa => Beraber yürüdük biz bu yollarda! *** => Konuyu başlatan: TA1ED - 13 Temmuz 2011, 15:57:42
-
ANTRAK GAZETESİ NİSAN 1999 14.SAYIDAN ALINMIŞTIR
GARİP BİR OLAY
Yazan : Dr. J. Michael Blasi(W4NXD) Tercüme: Ümit Özgüner
(İkinci Dünya Harbinde Amerikalı bir Radyo Amatörünün başından geçen olaydır.)
Hepimiz Amatör Radyoculuk hakkında güzel bir hikaye olursa dinlemeye bayılırız. Neyse, lafı uzatmayalım. Geçen yaz bir gün evdeki dağınıklığın yerini değiştirirken, W4... beni arayarak yeni vericisini görmeye davet etti. Kendisiyle pek fazla arkadaşlığımız yoktu ama iyi bir çocuk olduğunu biliyordum. Çoğunlukla 20 metre üzerinde çalışırdı. Gürültü seviyesi ise birkaç gündür S9'un üzerinde olduğundan ahbaplık edecek birini arıyor olmalıydı. 20 dakika sonra evinde oturmuş QSL kartlarını karıştırıyor ve DXCC toplamının onun gibi 300 memleket civarına ulaşacağı günleri hayal ediyordum. İkimize de birer soğuk içki hazırlamıştı. Tam pipomu çıkarmıştım ki anlatmaya başladı.
''Biliyor musun? Amatör Radyoculuk bu hafta bana çok hoş bir olay yaşattı.
Bak, şimdi sana aşağı yukarı 25 (bugün için 55) yıl önce başlamış bir olaydan bahsedeceğim. Şimdiye kadar bunu kimseye açmamıştım.
Ama üstünden o kadar uzun zaman geçti ki, kimsenin artık birşey diyeceğini sanmam. Senin yaşta biri pek hatırlamaz ama İkinci Dünya Savaşından önce DX şimdiki gibi değildi. O zamanlar için en önemli iş, bir "Her bölge ile çalıştı" diploması almaktı. Bu da pek öyle her amatörün harcı değildi ve bazı Asya bölgeleri için hakikaten çok zorlanmak gerekirdi. AC4'ü ve YN'yi bulmak için bir ara ben de antenimi Tibet'e yöneltmiştim. Onları bulamadım ama bu uğraşma esnasında sürüyle J (Japon) istasyon QSO'm oldu. Bu gün artık çağrı prefixleri JA. Harp başlayınca bütün bunlar sona erdi tabii.
Gözümü açıp kapayıncaya kadar askere alınmış, Güney Pasifik'in yolunu tutmuştum.1942 veya 1943'ün başıydı ve düşmanla tam karşı karşıyaydık. Bulunduğumuz yerden aşağı yukarı 5 mil kadar ötede bir adada Japonların etraftaki bütün gemilerin yerlerini izleyip bildirdikleri bir istasyon olduğunu tahmin ediyorduk. Ada çok küçük olduğundan olsa olsa sadece birkaç adam bulunacaktı. Neyse uzatmayalım, adaya çıkarak bunları emekliye sevketme işi iki arkadaşım ile bana düştü. Lastik kayığımızı karaya çekerken kayalardan dolayı iki arkadaşım biraz yaralandılar ve gemiye dönmekten birşey yapamayacakları anlaşıldı.O zamanlar çok daha gençtim. Şimdikinden de ya daha cesur ya da daha aptaldım ki etrafı biraz kolacan edip birkaç saate kadar döneceğimi söyledim. Ağaçların ve koca otların içersinde bir müddet yürüdüm. Birden palmiyelerin arasına dolandırılmış bir tel gözüme ilişti. Teli takip ederek aradığımı buldum. Bir açıklıkta içinde bir masa ile iskemle ve çalışır durumda radyo istasyonu olan bambudan yapılmış bir kulübe gördüm. Yan tarafta bir yüksekliğin üzerine çıkarak durumu tekrar gözden geçirdim. İçeride bir kişi vardı ve boyu 1.60'dan fazla durmadığına göre galiba problemi tek başıma çözebilecektim. Eğer çıkarsa bulunduğum yer üzerine atlamak için çok uygundu.Bunun üzerine beklemeye başladım. Bana 5 saat gibi geldi ama dışarıya çıkmaya karar verdiğinde her halde o kadar olmamıştı.
Bıçağımı çekip üstüne atladım. Tam karnına batırıyordum ki elinde bir dergi gördüm.Bu QST idi. Şaşkınlıktan elimdeki bıçağı düşürüp suratına baktım. Böylece iki dakika kadar bakıştık.
Sonunda ne dedim biliyor musun?-- ''Çağrı işaretin ne? Bunun üzerine güldü " J2..." dedi. 20 metre üzerinde daha evvel konuşmuştuk. Adı İko idi ve İngilizcesi fena değildi. Bir müddet laf ettik. Belki sana saçma gelecek ama QSL kartı evde duvarına asılı duran bir amatör arkadaşın gidip canını almak insana zor geliyor. Bazı şeyler savaştan daha önemlidir.
Çok geçmeden ahbaplığı ilerlettik. Bir şişe pirinç rakısı açtı. 20 metre DX'ten bahsettik. Sonunda arkadaş olsa da olmasa da durumun pek iç açıcı olmadığını anlatmaya çalıştım. İko zaten adada son günü olduğunu ve Japonların bu istasyonu kapatmaya karar verdiklerini söyledi. Birkaç saate kadar bir denizaltı gelip kendisini alacaktı. Bunun üzerine lastik botunu taşımasına yardım ettim. O da kulübesini dinamitle havaya uçurmama yardım etti. Vedalaşıp ayrıldık.
Uzaktan denizaltıya doğru kürek çekmesini seyrettim. Hikayenin gerisinde pek bir şey yok. Adadaki kahramanlığım için bir madalya verdiler(İçkilerimizi tazeledik, ben de pipomu yeniden yaktım.).
Bir de işin sonunu anlatayım bari. Geçen hafta 20 metrede bir JA1 ile görüştüm. Evet, İko idi. Herşeyin sonunun tatlıya bağlanması insanı memnun ediyor. Bardaklarımızı bu kez de JA1'in sağlığına kaldırdık.
ANTRAK GAZETESİ NİSAN 1999 14.SAYIDAN ALINMIŞTIR.
TA1ED/METİN KORKMAZ/ TEKİRDAĞ
-
Vücudunun protein gereksinimini karşılamayı birbirlerinin başının etini yemekle halletmeyi şiar edinen, üstelikte aynı toprağın insanları olan camiamız adına , ibret alınması iktiza eden , takdire şayan bir anekdot........TNX TA1ED de TA1PB....73
-
Sevgili Metin Abi ;
Çok güzel düşünüp hikayeyi yazmışsınız.. Radyo amatörlüğü ve radyo amatörlüğünün insanlıkla ilgili duyguları nasıl körüklediğine örnek mükemmel bir hikaye...
Birçok yeni arkadaşımız bu hikayeyi bilmiyordur diye düşünüyorum...Mutlaka okunması ve öncelikle yeni amatör olmuş arkadaşlara ,radyo amatörlüğünün evrenselliğini ve amatör dostluğunun değerini anlatması açısından örnek teşkil edecek bir konu...
Eğitim faaliyetlerimizde,radyo amatörü adaylarına mutlaka anlattığımız bu hikayeyi paylaştığınız için teşekkür ediyorum...
-
ortak hobimiz olan amatörlüğün nasıl bir şey olduğunu anlatan çok güzel bir anı.murat abinin de dediği gibi protein ihtiyacımızı kasaptan karşılasak da TA amatörleri olarak birlik ve dirlik içinde olsak dede korkut masalı gibi dedim dediyi es geçsek bizlerinde bu anı benzeri anılarımız olmaması için hiç bir sebep olamaz yaptığımız hobi tüm dünyada ve hatta artık uzaya kadar uzanmış ve menzil genişletmiştir.bu hobiyi paylaşan insanların hobisi kadar güzel anılar biriktirmesi dileklerimle teşekkürler TA1ED. 73 TB1BTJ JAN ACEMOĞLU
-
Kıymetli Arkadaşlar,
Yukarıdaki yazının 1970 yılında yayınlanan orijinali aşağıdadır. Resimlerin üzerine tıklayarak biraz daha büyük görebilirsiniz.
73
Bilal Ekmekci, TA8A
-
Kıymetli Arkadaşlar,
Bu yazının yayınlandığı TRAC dergisinin Mart 1970 sayısının kapak sayfasını ve içindekiler sayfasını da nostalji olarak sunuyorum.
73
Bilal Ekmekci, TA8A
-
Gökhan amca,
Gel bir yıl daha geriye gidelim. Arşivden, şu anda BİTLİK üyesi olan bir abimiz. Yıl 1969.
73
Bilal Ekmekci, TA8A
-
Bilal Amca canı gönülden teşekkürler, bunlar benim çocukluğumun dergileri. Hayranlıkla takip ederdik, emeği geçenlerden ve hala arşivden de olsa yaşatmaya çalışanlardan Allah razı olsun. Hüsnü Köktürk Ağabey de çok canlı bir isim benim için, Allah ona da ömürler versin. 73.
-
Metin bey, Bilal bey, paylaşımlar harika sağolun, varolun. Sayın Hüsnü Köktürk yazılarını 1970 li yıllardan beri okuduğum telsizi bana sevdiren çok değerli bir amatördür. Bu vesile ile emekleri ve paylaşımları için kendisine bir kez daha teşekkür ediyorum. Allah sağlıklı ve uzun ömürler versin.
73 de TA0D
Aykut Arlı
-
Sevgili Metin Abi ;
Çok güzel düşünüp hikayeyi yazmışsınız.. Radyo amatörlüğü ve radyo amatörlüğünün insanlıkla ilgili duyguları nasıl körüklediğine örnek mükemmel bir hikaye...
Birçok yeni arkadaşımız bu hikayeyi bilmiyordur diye düşünüyorum...Mutlaka okunması ve öncelikle yeni amatör olmuş arkadaşlara ,radyo amatörlüğünün evrenselliğini ve amatör dostluğunun değerini anlatması açısından örnek teşkil edecek bir konu...
Eğitim faaliyetlerimizde,radyo amatörü adaylarına mutlaka anlattığımız bu hikayeyi paylaştığınız için teşekkür ediyorum...
Ali bey merhaba,nasılsınız? ANTRAK GAZETESİ eski sayılarından alıntı yapmış olduğum bu anı tarafımdan yazılmamış olup,bende TA8A Bilal beyin bilgilendirmesiyle eski TRAC dergilerinden alıntı olduğunu öğrendim. hikayesini ağzından dinlediğimiz(okuduğumuz) amatörün çağrı işaretini ise internette araştırdığımda,hikayenin aynısını Portekizce ( www.radioamador.com/ilustres/surpreendente.asp ) yer aldığını gördüm.
TRAC DERGİLERİ.!!!!!!!???? 1980 yılına kadar kesintilerle ve çeşitli yayıncılar tarafından değişik adlarla çıkarılan bu yayınlar elektronik alanında Türkiyenin en uzun süreli yayınlanmış dergisi olup başkada bir örneği yok sanırım. orta okula gittiğim ,1980 öncesi dönemde tanıştığım bu TRAC dergileri sayesinde RADYO AMATÖRLÜĞÜ nü tanıdım.ve yine bu dergi sayesinde elektroniğe merak ettim ve mesleğim ELEKTRONİK , birinci hobim RADYO AMATÖRLÜĞÜ oldu. şansım varmış ki o yıllarda derginin yazı kadrolarında yer alan isimlerden resimlerini görüp, yazılarını büyük bir merak ve zevkle okuduğum TA1BK,BEDİİ EZGİ,TA2BK,BAHRİ KAÇAN (SK) VE TA1B,SALİM ÜNÜVAR ağabeylerimle, ( her biri TRAC ın kuruluşundan başlayarak çeşitli dönemlerde genel başkanlık yapmışlardır) 1.TA1KT FIELD DAY etkinliğinde bir arada olma ve 1962 yılı basımı bir TRAC dergisinin kapağını üç genel başkana imzalatma fırsatım olmuştu.
yine söz konusu TRAC dergileri geçtiğimiz yıllarda sayın TA8A Bilal bey tarafından elektronik ortama aktarılmış olup, dileyenlerin istifadesine sunulmuştur.
ülkemizde radyo amatörlüğünün 3222 sayılı kanunla yasak olduğu dönemlerde bile kesintisizce yayınlanan bu derginin bazen her hangi bir sayısını elime alır ,sanki ilk defa okurmuş gibi baştan sona incelerim .ne mi düşünürüm sonra? :-( ev hayvanları bakımı,fal dergisi,vs gibi belkide yüzlerce konuda dergi yayınlanabilen 70 milyonluk bir ülkede niye bir elektronik dergisi yayınlanmaz, diye düşünür düşünürde cevabını bir türlü toparlayamaM
selam ve saygılarımla herkese iyi hafta sonu geçirmesini dilerim.
TA1ED
METİN KORKMAZ
TEKİRDAĞ
-
Metin amca,
Neden diye sorduğun şu an her türlü kelimenin bittiği andır. Oturup uzun uzun ve kara kara düşünmek ve geçmiş zamanın yoklukları içerisinde 20 yıl bu dergiyi çıkaranları takdir etmek lazım.
Arkadaşlara tekrar hatırlatayım. 20 yıllık toplam 12000 sayfayı aşan bu dergileri elektronik ortama aktarmıştım. 2 CD den oluşan bu çalışmayı hala isteyene ücretsiz olarak gönderiyorum. Eğer şu ana kadar edinmemişseniz, bana ad, soyad, çağrı işareti, kargo adresinizi ve telefonunuzu göndermeniz halinde bir kaç gün içerisinde elinize ulaşır.
73
Bilal Ekmekci, TA8A
-
Bilal bey.Bu bence türkiyedeki amatörlüğün tarihcesidir.Bu konuda çalışan yazar çizer kısaca emeği geçen herkeze teşekkür ediyor,rahmana kavuşmuş ağabeylerimize de yücemevladan rahmet diliyorum.Nur içinde yatsınlar.Bu tarihi CD den bende istiyorum.selamlar.ta3cb Adresim.Mehmet gültekin.Telsizciler derneği Cebeci mah.K.Kıymaz sok No:12 Dursunbey/Balıkesir
-
Aynı Konuyu yıllar önce hikaye gibi Bilal Bey'den dinlemiştim.Dün gibi hatılrıyorum.
Tnx TA8A,TA1ED
-
Bilal bey mümkünse bu cd lerden edinmek istiyorum .
Yurtiçi kargo ile Bülent Yılmaz adına ödemeli yollamanız rica ederim , saygılarımla .
Bülent Yılmaz Yurtiçi kargo Elbistan şubesi .
0 532 678 87 43
Saygılarımla .
-
CD'leri aşağıdaki web sitemden de indirebilirsiniz.
http://www.ta2ey.comoj.com/
-
Bilal bey.CD ler elime ulaştı teşekkürler.ta3cb mehmet gültekin.
-
Kıymetli Arkadaşlar. Bu sahifeye 2 mart 2012 de ulaştım.
İstanbul amatörlerinden TA0D Aykut Arlı TA1A1 Muharrem Nişancı Kardeşlerimiz beni hatırlamışlar, eksik olmasınlar. TA8A Bilal Ekmekci de tarihe hürmeti var, bildiğim kadarıyla siteyi elinden geldiğince tarafsız yönetmeye çalışıyor, sert eleştiri yazlılarını daki yer yer sütunlarda görebiliyoruz. Hatırlanmaya değer olacak kadar değerli olmak isterdim. Bir hatıra:
1960 yılları civarı olması lazim. Orta okul öğrencisi iki arkadaş Yozgat şehinde Kristalli kısa dalga telsiz mikrofon yapıyoruz. Kristali Ankarada ATA SANAYİ denilen bölgeden alıyorum. Şu an bu bölge Ostim'e taşınmış durumda. İstanbul amatörleri 7000kHz lik amatör kristallerini tamamen toplamışlar. Bana da 63.. kHz kristal kullanmak kaldı. Açıkcası ben diğerleri gibi havaya yayın yapacak kadar ileri bir elektronikçi değildim. İleri arkadaşlar tek lambalı davrelerle maniple kullanırlardı. Biz iki arkadaş evimizin içine 3-5 metrelik bir tel uzatmışız AF117 gibi germanyum bir transistörle tek transistörlü verici yaptık. Modülasyonu da pil devresine seri bağlı Amerikan malı dinamik mikrofonla yapıyoruz. Modulator filan diye birşey yok. Hepsi bir transistör. Yayın alanını 25 metreye kadar uzatabildik. Elimize radyoyu alıp uzaklaşıyoruz, 25 metre sonra istasyonumuz cıvıltılar içinde yok oluyor. Galiba alıcı da bizim imalatımız idi. Yoksa bir öğrencinin asla radyo alacak kadar parası olamazdı. İki arkadaş oda içinde yayın alanını nasıl yükseltebiliriz konuşmalarını yaparken alıcımızsan kalınca bir erkek sesi geldi.
--Çocuklar siz ne yapıyorsunuz.? İki arkadaş donup kaldık. Aklmıız başımıza gelicce, acaba bu adam bize mi hitap ediyor? bir bir deneme yapalım dedik. Mikrofonu alıp
--- Sen bizi duyuyormusun?
----Evet duyuyorum. (Tehlikeye bakın resmen cas... kisvesini giymek üzereyiz.) Acaba bu cevap da bize mi idi, yoksa başkasınamı? Yine deniyoruz. Acele de etmemiz lazım yoksa hapı yuttuk. 4 metrelik anteni acele koparıp 50 cm ye düşürüyorum)
-----Şimdi de beni duyuyormusun?
----Evet gayet rahat duyuyorum.
Haydi yiğitsen elektronik çalışmaya davam et. Anında ortalığı sildik süpürdük
73 Hüsnü Köktürk
-
Değerli arkadaşlar, Türkiyede Telsizin tarihçesi ve TRAC ismi geçince bir hatıramı nakletmem gerekli oldu.
Malum 1983 yılı öncesi yeni telsiz kanunu çıkmadan önce basit de olsa birçok elektronik cihazı çekinerek saklayarak yapmak zorunda kalıyoruz. Derken Yozgat şehrine doğudaki hizmetini tamamlamış ismi TRAC mecmuasında geçen ERGUN ALP isimli bir arkadaş ağır ceza hakimli sıfatıyle geldi. Nasıl tanıştık bilemiyorum. Bu kardeşimizin gelişinden sonra bizim elektronik çalışmamız hızlanıp yaygınlaştı, adliyede hatırı sayılır bir tanıdık bulmuştuk yardımlarını bizden hiç esirgemedi. Bu arkadaşımızın parmakları çok marifetliydi. Çin malı minyatür bir alıcıya bakar ve onun daha küçüğünü yapar ve fakat o el cihazı yapısını fabrikasyondan ayırt edemezdiniz. 404 dediğimiz yapıştırıcıdan parça imal ederdi. O yıllarda ben BD135 transistörleri kullanarak 27MHz 6 watt bir verici yapmıştım. Verici birkaç kattan oluşuyordu. Verici power transistörü bulamıyorduk. Bizim için en iyi çıkış transistörü Philips BD135 idi. Benim montajım rezalet olur fakat cihaz güzel çalışırdı. Ergun beyin montaj birinci sınıf fakat randımanda beni geçemezdi.
Bir gün benim 6 watt vericiyi aldı, Bu vericinin montajı da güzel sayılabilirdi. Bunun aynısını yapacağım dedi. Nerede hata yapacağını tahmin edebiliyordum. Neticede gerçekten montajını tamamlamış, hatasını da yapmış, ve gerçekten cihazı da çalışmamıştı. Bana getirdi,
- Bu senini verici, fakat Ben bunun ayarını bir türlü yapamadım, çalışmıyor. Şunu ayarla
- Bunu ben de ayarlayamam bu benim verici değil.
- Nasıl olur bak işte aynısı ve hatta daha düzgünü.
- Şu dördüncü bobine iyi bak benimki 8 tur seninki 10 tur.
- Hüsnü bey bobinlerin hepsi 10 turlu sen hataen dördüncüyü iki tur eksik yapmıssın.
- Öyle ise sen kendi imalatını kullan!
Hatası ne idi? Verici katları çoğaldıkça 10 turluk bobinle ayar mümkün değildi. Parazit osilasyonlar oluşabiliyordu. Az sarım ve fakat yüksek kapasite ile parazit osilasyonların önüne geçmek mümkün olabiliyordu
73 Hüsnü Köktürk.
-
bitliğin sayfalarının aralarında daha ne hazineler var dedirten bir paylaşım .
-
yok yok burada valla
-
Hüsnü bey,
Bahsettiğiniz hakim Ergun Alp bey yaşıyor mu ?yaşıyorsa amatör işareti nedir?Biraz bilgi..
TA2JU