Konu: RF'in etkileri konusu Hk.

[TB2CCC]

                  (“YALANCININ MUMU YATSIYA KADAR YANAR”)

Aziz Şasa
TRAC Genel Başkanı


       GSM servisinin hizmete girdiği günlerde başlayan, daha sonra bir histeri boyutu kazanan ve bu boyutu nedeniyle medyanın kaçınılmaz şekilde ilgisini çekmesi sonucunda da dalga dalga yayılarak “medyatik-popüler” hale gelen bu konuda ilginç ve yeni bir aşamaya gelindiği geçtiğimiz günlerde ortaya çıktı.[1]

      RF enerjisinin zararlı olduğu savı, konunun “popülerliği” nedeniyle geçmişte birçok bilimsel kurumun bu konuya eğilmesi sonucunu doğurdu. Dünya Sağlık Örgütü (“WHO”) tarafından değişik enstitülere yaptırdığı araştırmalar, bu savın doğruluğunu kanıtlayan bulgulara rastlamadılar. Bunun üzerine, “kanıt bulunmamasına rağmen, konunun önemi nedeniyle araştırmaların devam etmesi yararlı olur” şeklinde bir “ara bilanço” ortaya çıktı. Ancak, konunun “medyatik-popüler” boyutu, farklı ve kısmen pek tanınmayan kuruma da cazip geldi. Bunlardan bazıları, bilimsellik faslına fazla aldırmaksızın “aykırı” sonuçlara vardıklarını medyaya duyurdu. Bu da elbette, “histerinin canlanması”’na neden oldu. Histerinin, bazı şarlatanlara getirisi de oldu bu arada. Mesela, GSM’ler için “radyasyon emici aparatlar” gibi tuhaf ürünler çıktı ortaya.

                              Bunun böyle olmadığını özellikle profesyonel olarak bu branşlardan ekmeğini senelerdir kazanan çok sayıdaki dostlarım (TRT,özel sektör dahil) gayet iyi bilirler.
                              Aynı pilonda (kulede) çalışan onlarca anten arasındaki arızalı kendi antenlerine müdahale etmek zorunda kalan arkadaşlarımız bunu gayet iyi bilirler.Dış ısının -20 lerde gezdiği bir havada bu tip bir işe girişen teknisyen aşağıya kan-ter içinde iner ve o meşhur RF ısısını alır.

                             Ben yine tezimi savunuyorum.....Siz siz olun Elektrik ile çalışan (aydınlatma araçları dahil) özellikle de RF den sakının.Mümkün olduğu kadar el cihazı telsiz,cep telefonu,mikro dalga üreten cihazlardan uzak durun.Bu aletlerin zararlarını yeni-yeni anlamaya başlıyoruz.Özellikle cep tlf.larının tarihi kaç seneliktir? Onbeş sene evvel siyah-beyaz TV lerde izlediğimiz ABD filmlerindeki kablosuz tlf.lar ile dışarıda konuşan insanları görünce "hadi canım sende kandırıyorlar insanları" demiyormu idik.

                            Bu olaylardan zarar gören kendisi olmadığı gibi hücre yapısından dolayı şahsın genleride zarar görmektedir.Yani şifre bozulmaları aile ağacına da geçmektedir.

                            Kısaca teknoljiden biraz da olsa mümkün olduğu kadar uzak durun.

                            Sağlıklı günler dilerim.Sevgi ile kalın. 73

          Bu RF'i fazlası ile alan bazı kardeşlerimizi görüyoruz.....     :-))     :-))

[TA3FB]

Fikret ağbey

Bu konuyu burada tartışırsak günler geceler sürer. Kanser oluşumunu tetikleyici o kadar çok etken var ki? Bir maddenin veya etkinin kanserli hücre oluşumuna neden olduğunu tespit  edebilmek için uzun süreli çalışmalar yapmak gerekiyor. Ayrıca insanları bırakın artık hayvanlar üzerinde bile bilimsel çalışma yapabilmek çok zor. Etik kurul raporu vs vs. O nedenle yapılan çalışmalar doku kültürleri üzerine yapılıyor. RF dokuyu laboratuar ortamında tahrip etmiyor olabilir ama başlıbaşına vucud içerisinde farklı tahribatlara neden olabilir, belki bunun tam terside mümkün. 
Ülkemizde bu konuda çok güzel çalışmalar yapılıyor ama sınırlı. Ancak en büyük eksikliğimiz herhangi bir istatistiki bilgiye sahip olmadığımız. Hangi hastaneye hangi hasta başvurmuş hangi kanser türü teşhis edilmiş, hastanın mesleği, hayatı vs vs bununla ilgili sağlık bakanlığının elinde veri yok. Yani karadenizdeki kanser vakalarının neler olduğu ne kadar olduğu kaç kişi olduğu mechul....Bunu tamamen çernobile bağlayarak işin kolayına kaçıyoruz. Belki insanlar o yörede tükettikleri bir başka gıda nedeniyle bile kanser olabiliyor.
RF etkisine uzun süre maruz kalmış insanların hayatlarıyla ilgili veriler (ki bu 5-10 kişi değil, 1000-5000 kişi) olursa bize küçük bir açıdan bilgi verebilir.
Şuan bu konuda ispatlanmış bir şey yok. Zaman içerisinde bu açıklığa çıkacaktır ama kobay olarak bir nesil kullanılmış olacak. Umarım kobaylara bir şey olmaz:)

Ama   "RF i fazla alan bazı kardeşlerimizi görüyoruz" cümlesine kısmen katılıyorum. Çünkü bunuda tamamen RF e bağlamak yanlış olur. Ama RF tenmidir, yoksa yediği bir şeyden mi? yoksa hava kirliliği mi? bilemiyoruz.:))))

[TB2CCC]

                          Sevgili Barış kardeşim bulunduğun konum itibari ile belki fazla yaklaşmak istemiyor olabilirsin konuya.İster RF konusu olsun ister diğer bilimsel konular bence ALLAH'ın koyduğu kuralları zorluyor hatta değiştirmeye kalkıyoruz.

                          50-55 sene evvel yaşanlarınıza sorun bakayım yedikleri hiçbirşeyden ağız tadı dediğimiz zevki alabiliyorlar mı?  Ben bahçemde yetiştirirdim bütün sebze meyva ihtiyacımı son yıllara kadar.Ama şimdi maalesef yabancı tohumlardan alınan verim daha çok diye bizi tarım politikamızdan,ağız tadımızdan da ettiler.

                           Eskiden çiftçi ne ekerse hasat zamanı onun 3 te 1 ini sonraki seneye tohumluk olarak saklardı.Ama şimdi dışarıya bağımlı olduğumuz ve o tohumların genleri ile oynandığından (tohumluk alamıyorsun üründen) seneye yine tohum almak zorunda kalıyorsun.Ve bunları da genelde ABD ve İsrail'den almak zorundasın.Eskiden karnıyarık veya imambayıldı yapmak için manava "aman kardeş çekirdekli olmasın" diye yalvarırdık.Şimdi ise 30-40 cm. boyunda çekirdeksiz lezzetsiz patlıcanlar ile yemekler yapmaya başladık.

                         Benim yaşım 2 ay sonra 69 oluyor....İnan son 25 senede hiçbirşeyden zevk alamaz oldum.Aklına ne geliyorsa ister yenen ister yenmiyen herşey yapay ve zararlı.120 senelik eski ahşap bir köşkte doğdum ve halen de orada yaşıyorum ama evden dışarı çıktığımda artık herşey beni sıkıyor,üzüyor ve endişelendiriyor.İnan son 5 seneye kadar her türlü börtü-böcek (karınca çeşitleri,yılan,çiyan,akrep,örümcek,sansar,kumru,güvercin v.s.) birsürü hayvan vardı bahçemde inanın 2 senedir karıncayı bile özler göremez oldum.Bahçemdeki onlarca meyva ağacı meyva veremez oldu (bütün bölgede yaptığım gözlemler bu doğrultudadır) hele bu seneye kadar evimde beslediğim onlarca kedi bir anda ortalardan kayboldu.

                        Diyeceksin ki bunların RF ile ne alakası var?   Benim bulunduğum yer Çamlıca tepesine 500 m. mesafededir.Çamlıca anten çöplüğüdür.Onlarca pilon ve yüzlerce verici vardır.Üstelik artık o yükseltiye pilon için izin verilmediğinden civar evlere büyük paralar ödenerek evlerin çatısına antenler kurulmaktadır.Yani anlıyacağın bir faraday kafesi altındayım.

                        Ne ise bu konuyu birçok yerde ve forumlarda (özellikle de yabnancı basında) takip ediyorum.Çok su kaldıran bir hamur haline geldi konu.

                        Ben yine de en azından çocuklarınızı PC,TV,cep tlf'u v.s. gibi materyallerden uzak tutun derim.İnanın ben dumanla,bayrak ile haberleşmeye razıyım.Yeter ki ileriye sihhatli nesiller bırakalım.

                        Sevgi ve sihhatle kalın. 73

           NOT: Özellikle son günlerde vefat edenlerin istatistiklerine bakarsanız çoğunun ölüm nedeni hep kanserdir.

                         

[TA9J]

Ben RF'ın insan sağlığına etkisi üzerinde bir makale okumuştum. Epey eski bulabilirsem buraya koyarım. Yüksek güçteki RF'in zararlarının olduğu belirtilmekte. Vericilerde çalışanlarda gerçekten böyle bir durum var mı acaba? Yine okuduğum makale aynen şöyle diyordu " RF 'IN İNSAN SAĞLIĞINA ETKİSİNİN SİGARA KADAR KÖTÜ OLDUĞU SÖYLENEMEZ."

Gerçek bu arkadaşlar RF sigara kadar zararlı mı?  

NOT: Mesajımda şunu demek istedim: Sigaranın zararlı olduğunu tüm dünya kabul ediyor. Ama insanlar içiyor. Konu RF olunca durum değişiyor. RF zararlı olabilir. Ama üsülüne uygun davranmak gerekir. Yüksek güç yerine düşük güç kullanalım. QRP çalışanlar 1 W ile  DX yapıyor. RF'ın zararları ile ilgili çalışmanın üfürme olduğu saygın bir Alman dergisi haber yapmış zaten.

[TB2CCC]

                             İsmail kardeşim genelde tütünün kullanılması Kızılderililere kadar dayanır.

            Özellikle orta asya Türkleri ve Kafkasyada yaşayanlar onsuz yapamazlar.Ama genelde yaş ortalamaları halen 90 ın üzerindedir.

            Ama kendi yatiştirdikleri ürünleri kullanırlar.Bitlis'in tütünü sapsarıdır üzerine yoktur dünyada.Onu bile rezil ettiler.

            Gel gör ki fabrikasyon olayına gelince o tütüne yapılmayan kimyasal işlem,katkı maddesi kalmadı.İçenler bilirler içlerinden neler çıktığına.

            Ne derseniz deyin....Eskiden sadece Röntgen olayı vardı bilirsiniz.Orada bile kurşun kaplamalı odalar ve kurşun kaplamalı gömlekler giyen operatörler vardı.Şimdi ise MR (Magnetik Rezonans) olayı çıktı.

            O cihaza girenlere bir sorun bakalım neler hissediyorlar.?  Sağlık ve sevgi ile kalın. 73

[TA3FB]

Fikret ağbey Allah uzun ömür versin. Daha göreceğimiz nice günler var. Madem konu açıldı, küçük bir açıklama yapayım. Evet artık mis gibi kokan domatesleri tüketemiyoruz. Çünkü bu ülkede yetişen, bu yöreye adepte olmuş yerli çeşitlerimiz bitti. Kim bitirdi??? Biz bitirdik, bizim çiftçimiz bitirdi. Normalde yerli çeşitten alacağı mahsülün kat ve katını hibrit çeşitlerden alabiliyor. Yabancı tohum şirketleri, yanlış bazı politikalar ve bizim çiftçimiz bu duruma gelinmesine sebep oldu.
Her neyse, insanın doğal yaşam ortamı dışındaki her türlü ortam onun yapısında bir takım zararlara sebep olur. Boya atölyesinde, ayakkabı atölyesinde çalışan işçiler tiner, boya kokusu içinde, Bir teknisyen binlerce kW enerjinin içinde, maden işçisi yerin altında toz içerisinde çalışıyor. Ve biliyoruz ki bunların etkileri bazı insanlar üzerinde erken bazı insanlar üzerinde ortaya çıkıyor. Genetik yapı bu çevresel etkenler kadar önem taşıyor.
Mangalda etin üzerinden ateşe düşen yağın çıkarttığı dumanın etin üzerine sinmesi sonucu 600 sigaraya eşdeğer kansere sebep olan maddeyi vucudumuza alabiliyoruz. İsmail hocam bu maddeler hakkında konuda daha detayli bilgi sahibidir.
Teknolojinin getirdikleri ve götürdükleri malum. Einstein’a sormuşlar: “3.Dünya Savaşı’nda hangi silahlar kullanılır?” Einstein cevaplamış: “3 bilmem de 4′de ok ve yay kullanılacak!”
Sağlıcakla kalın
Barış

[TB2CCC]

                           Einstein'ı hala çok kimse anlıyamamıştır.... Nobel'i anlıyamadıkları gibi.   :-))

             Dünya aynı dünya fakat insanlar artık aynı insanlar değil maalesef.Hep çıkarlarını düşünen bir toplumlar haline geldik.

             Adam seni genleri ile oynıyarak tohumluk almaya zorluyor fakat sonraki sene için mahsul almasın diye o tohumun genlerini değiştiriyor.

             İnanın çok yakında birçok ürünümüzü bunun için yetiştiremez hale geleceğiz.Tabii ki her konunun kendine has zararları var.Ben konumuz gereği sadece RF'in zararlarını gündeme getirmek istemiştim.

             Bilenler bilir benim meşhur bir lafım vardır...   NASIL BİLİYORSANIZ ÖYLE YAPIN...     :-))

             Sağlıkla kalın.Para ile alınamıyan tek şey SAĞLIKTIR......  Dr.falan hepsi hikaye....