Abdi İpekçi- Eşref bey, İstanbul'da bir televizyon cihazına ... ki o da tesadüfen Bulgaristan'ı veyahut Romanya'yı seyretmek için ... ödenen para bundan daha az değil. Güney Amerika'yı bilmem Avustralya'yı dahi dinleyen bir araca sahip olmak için bu parayı gözden çıkartacak meraklılar her halde bulunur.
Eşref Adalı- Onlar için yapılmış profesyonel cihazlar var. daha ucuz.
Abdi İpekçi- TRANS-OCEANİC dedikleri makineler mi ? Onlar sizin bahsettiğiniz gibi her an,her yeri dinleyebilir mi ?
Eşref Adalı- Evet. Kaliteli cihaz olmak kaydiyle her an istenilen yer dinlenebilir. Ama onu kullanacak kişinin de elektronik bilgisi olması şart.
Abdi İpekçi- Kullanılmasında bir özellik var ?
Eşref Adalı- Evet, radyo amatörü, dünyanın neresini, ne vakit nasıl dinleyeceğini bilmelidir.
Abdi İpekçi- Yani her an, her yer dinlenemez ?
Eşref Adalı- Kural öyle değildir. Kural şu: Yayın yapan istasyonlar her an, her yerden dinleyebilecek şekilde yayın yaparlar. tek yayın yapmazlar. Orta dalgadan, kısa dalgadan, daha kısa dalgadan yayın yaparlar. Siz o yayınları takip edebiliyorsanız bir müddet orta dalgadan dinlersiniz, sonra kısa dalgaya veya daha kısa dalgaya geçersiniz. Gün döndüğü zaman da tekrar orta dalgayı dinlersiniz.
Abdi İpekçi- Peki, Eşref bey İstanbul il Radyosu gibi dünyanın çok uzak köşelerinde yayın alanı çok kısıtlı olan istasyonlar var. bunları dahi dinliye biliyor musunuz ?
Eşref Adalı- Hayır, o takdirde yayın yapan istasyon o kadar uzaklara gidemez.
Abdi İpekçi- İşte beni şaşırtan husus bu. o halde itmeyen bir dalgayı siz nasıl alıyorsunuz ?
Eşref Adalı- Radyo amatörünün amacı, profesyonel yayınları dinlemek değildir. Amatör radyocu,dünya- nın her yerindeki amatörlerle görüşmek ister.
Abdi İpekçi- Amatör radyoculukta yalnız amatör yayınlar mı dinlenir ?
Eşref Adalı- Evet. Diğerlerini dinlemenin bir avantajı yok. Çünkü amatör radyocu, müzik yayını yapamaz. Onun yapacağı yayın tekniktir, karşısındakiyle sohbet etmek niyetinde değil.
Abdi İpekçi- Bu yayında ne yapılır ?
Eşref Adalı- Amatör yayınlar, genellikle bütün uluslara çağrı olarak veya özellikle belirli bir yerden haber almak için yapılır. Konuşmadan önce karşılıklı raporlar verilir.
Abdi İpekçi- Teknik raporlar mı ?
Eşref Adalı- Evet. << Nasıl duyuldu, ne oldu >> gibi. İstasyon özellikleri verilir. Sonra iki amatör arasında duyurulması istenilen haber olup olmadığı sorulur. Varsa konuşulur, Yoksa ayrılınır,başka biriyle konuşulur.
Abdi İpekçi- Bu haberleşmede bir dil mi vardır ?
Eşref Adalı- Markoni Amerika'da yaşadığı için radyo amatörlüğünün ilk bulucusu Amerikalılar. bu yüzden İngilizce yaygın. Üstelik İngilizce'nin uluslararası nitelik kazanması bu dili çok etkin kılıyor. Ama yalnız İngilizce konuşmak diye bir kural yok. İki Türk Türkçe'de konuşabilir. İspanyolca, Fransızca, İtalyanca konuşanlara çok rastlanıyor. Her dilde konuşuluyor. Ama bir amatör, çağrı yaparken İngilizce yi tercih ediyor.
Abdi İpekçi- Türkiye'deki radyo amatörleri ile dışarda' kiler arasında geçmiş belirli olaylar biliyor musunuz ?
Eşref Adalı- Şöyle bir olay var: Bir diş doktorunun kızı Güney Amerika'ya gitmiş. Orada önemli bir hastalığa tutulmuş hatta, ölüm tehlikesine kadar girmiş, oradan telefonla konuşmak imkanı da yok. Çünkü Amerika ile sadece radyoling sistemi bağlantısı var. Kızın bulunduğu yer ile konuşmak imkanı yok. Neticede, kız iyileşmiş. Bu haberi Türkiye'ye çağrı yapıyorlar. Bizim bir arkadaş bu istasyonu buluyor, konuşuyor. Kızın iyi olduğunu, merak edilecek bir konu olmadığını ve yakında Türkiye'ye döneceğini söylüyor. Arkadaş da bunu dişçiye iletiyor. Tabii büyük şaşırtıcı bir olay oldu. Sonra Kral Hüseyin'le...
Abdi İpekçi- Ajans haberlerinde böyle bir şey geçti Kral Hüseyin, Amerika' da bir amatör radyocu ile konuşurmuş, haberi de ona vermiş, derler. Türkiye'de de mi oldu ?
Eşref Adalı- Evet, Türklerle konuştu. Bizde kraliyet damgası olan kartı var Kral Hüseyin'in.Hüseyin aslında ideal bir amatör değil. Hazır cihazlar almış, kurmuş masasının üzerine, geçiyor karşısına, << merhaba, nasılsınız >> diye konuşuyor. Onun yaptığı şey o.
Abdi İpekçi- Konuşma zevkini tatmin ediyor ?
Eşref Adalı- Evet.
Abdi İpekçi- Türkiye'de ne gibi konuşmalar oldu Kral Hüseyin'le ?
Eşref Adalı- Radyo amatörlüğünde ilginç olan şey, çok az amatör olan bir ülke ile konuşmaktır. Çünkü <<diploma almak>> durumu vardır. Ne kadar fazla ülke ile konuşursanız, o kadar diploma alıyorsunuz. Demek ki amatörü az bulunan bir ülke ile konuşmak diploma almak için daha iyi birşey. Kral Hüseyin çağrı yaptığı zaman biz d çağrı yapıyoruz. Biz Kral Hüseyin'le Türkçe konuşmaya başlıyoruz veya selam veriyoruz.
Abdi İpekçi- Kral Hüseyin Türkçe biliyor mu ?
Eşref Adalı- <<Esselamü aleyküm>> diyoruz. O şekilde anlaşıyoruz.
Abdi İpekçi- Bu konuşma sesli mi, yoksa morsla mı oluyor ?
Eşref Adalı- Mors' la.
Abdi İpekçi- Mors artık demode sayılmaz mı ?
Eşref Adalı- Morsun geçmiş veya geçmemiş olduğu tartışma konusudur. Morstan vazgeçilmek istenmi- yor. Bugün bir amatör 50 lira ile yapacağı telsizle dünyanın her yeriyle konuşuyor.hiç bir teknik güçlü yok. Ama sesli konuşma için yapacağı cihaza en az bir hafta harcayacak, on misli masraf edecek. Dolaysiyle mors bilmek çok önemli.
Abdi İpekçi- Sadece sebep bu mu ?
Eşref Adalı- Evet. Bir de harp sırasında mors bilenle, sesle konuşan arasında çok fark vardır.
Abdi İpekçi- Bu merak televizyoncular arasında da başladı mı?
Eşref Adalı- Radyo amatörleri sadece konuşan kişiler değil, duyuşan kişiler.
Abdi İpekçi- Ne fark var?
Eşref Adalı- Radyo amatörleri bugün televizyon yayınları yaparlar ve televizyon görüşmeleri yaparlar. Yani sadece sesle değil. Bunun enteresan bir yönü, radyo amatörlerinin kıtalar arası televizyon görüşmeleri yapmalarıdır. Amatörlerin ilk ortaya çıkardıkları televizyon yayın şekli, resim gönder- mektir.
Abdi İpekçi- Kıtalar arası televizyon görüşmeleri dediniz. Bu nedir Eşref bey?
Eşref Adalı- Televizyon saniyede 25 resim geçiyor. Bu yüzden resimleri siz hareketli görüyorsunuz. Daha yavaşlatırsınız, resimlerin değiştiğini görürsünüz. Radyo amatörlerinin tekniği, sürekli resim göndermek imkanı sağlamadığı için sabit veya sekiz saniyede değişebilen resim gönderiyorlar.
Abdi İpekçi- Kendi resminizi gönderiyor musunuz?
Eşref Adalı- Evet, gönderebilirsiniz. Bu buluş sayesinde; şehir içi televizyonlu telefon sistemi kurulmak isteniyor.
Abdi İpekçi- Evet Amerika'da başlıyor galiba.
Eşref Adalı- Amerika'da. Ancak bu teknik televizyon gibi değil. Konuşan kişi sabit duruyor.
Abdi İpekçi- Hareket ederken neye görülmüyor?
Eşref Adalı- Hareketin sekiz saniyede bir olması lazım. İkinci pozun sekiz saniye sonra gelmesi gerekir. Amerika'dan bir kişi İsveç'e kendi resmini veya memleketinin resmini gönderebiliyor. Bunun örnek- leri çok var.
Abdi İpekçi- Peki sekiz saniyede bir değişen resmi kıtalar arasında yollama aşamasına varılmışsa bunu normal hareketleri gönderecek cihazlar yapmakla da iletmek mümkün değil mi?
Eşref Adalı- Değil. Tabii olaylar bunu engelliyor. Diyelim Ankara televizyonunu biz niye seyretmiyoruz? Güçsüz olduğu için seyretmiyor değiliz. Yayın tekniğinin özelliği dolaysıyle göremiyoruz.
Abdi İpekçi- Eh sekiz saniyede bir olunca.
Eşref Adalı- Sekiz saniyede bir gönderilen resim, alçak frekanslı bir yayınla gönderilebiliyor.
Abdi İpekçi- O zaman tabii maniler engellemiyor mu?
Eşref Adalı- Engellemiyor. Frekans yükseldikçe ışık özelliğini gösteriyor, dalgalar yansıyor. Ama alçak frekansta bu yansıma işi olmuyor. Ama resim gönderme imkanımız var. Şimdi bir de televizyon konu- sunda şu durum var; Almanya'da bir kasabada altı tane amatör televizyon yayını var. Bu gerçek anlamda televizyon yayını. Bizim okulun veya Ankara'nın yaptığı gibi televizyon yayını.
Abdi İpekçi- Ama amatör?
Eşref Adalı- Amatör yayını ve altı tane, bir kasabada. Norveç'te ve İsveç'te renklisi var. Onlar da onu yaptılar. Bizde yok maalesef.
Abdi İpekçi- Bunlar normal yayın mı yapıyorlar.
Eşref Adalı- Evet, halk için yayın yapıyorlar.
Abdi İpekçi- O ülkelerde bu tür çalışmaları yasaklayan, kısıtlayan kanunlar yok mu?
Eşref Adalı- Tersini sormak gerekir;dünyada radyo amatörlüğünü Türkiye ve Arnavutluk dışında kısıtlayan ülke var mı? diye sormak gerekir.
Abdi İpekçi- Sosyalist ülkelerde de yok mu bu?
Eşref Adalı- Sosyalist ülkeler önce bunu bizim gibi sakıncalı görmüşler. Sonra davranışlarını değiştirdiler. 1963'te Rusya'da 13 bin radyo amatörü vardı.1965'te 114 bine çıktı. Onları devlet teşvik ediyor, cihaz veriyor çalışın diye. radyo amatörleri en azından ulusun propagandasını yapıyor,kartını gönderiyor. Mesela kartının üzerine bir Rus "uzaya ilk defa biz çıktık" diyor. İsveçli " Volvo arabası bizimdir" diyor. Biz de Türk olarak İstanbul'un fethini dünyaya duyurmak için yarışma yaptık. Bütün uluslara duyurduk. Bugün İstanbul'un fethidir,buyurun katılın dedik.
Abdi İpekçi- Ne yarışması bu?
Eşref Adalı- Amatör yarışma oldu. Yarışmalar şöyle oluyor: O gün beş Türk amatörü ile konuşan bir İstanbul diploması alacak.
Abdi İpekçi- Kaç tane diploma verdiniz?
Eşref Adalı- 15-20 tane oldu. Epey de uzak yerlerden konuşanlar oldu.
Abdi İpekçi- Peki, Türkiye'de bu yasakları kaldırmak için bir teşebbüsünüz,bir ümidiniz var mı?
Eşref Adalı- Bizde radyo amatörlüğü için özel bir kanun çıkmayacak 3222 sayılı Telsiz Kanunu var. 1937 de telsizi serbest bırakmayalım, casusluk olur düşüncesiyle çıkarılmış.o günden bu güne de değiştirilmemiş, 1947 de Marshall yardımı başlarken Amerikan Yardım Heyeti Başkanı,amatörlüğü eğer Türkiye'de yerleştirmezseniz, amatörler olmazsa bu elektronik cihazların hepsi boşa gider demiş. O zamanki hükümet de radyo amatörlüğü kanunu çıkarılması için Komisyonda tasarı hazırlamış. Amerika' lılar, radyo amatörü olan kişi, ordu için hazır bir muhaberecidir demişler. Siz herhangi bir insanı askere alırsanız, üç ayda en iyi muhabereci ve en iyi teknisyen yetiştirirsiniz. Ama bu adam size iki sene yarar. İki sene sonra siz bunu terhis edeceksiniz. Ve bu üç ay geçmeden unutacak. Siz tekrar çağırdığınız zaman yine sıfırda gelecek. Harp vukuunda elinizde olanla yetineceksiniz. Ama radyo amatörü olursanız, hiç bir katkıda bulunmadan o size çalışıyor. Ayrıldıktan sonra ömür boyu bildiğini unutmuyor. Bizimkiler kontrol meselesi üzerinde durmuşlar. Radyo amatörleri çıkarsa bunlar kötü niyetli de olabilirler. Sizin başta sorduğunuz gibi, belirli bir imtihan sonucunda radyo amatör olunacağını, inanmadıkları için kötü niyetli olanları ayırt edilemeyeceği düşüncesiyle radyo amatörlüğü kanunu çıkmamıştır.
Abdi İpekçi- Aslında kontrol imkanı yok mu, yani kötü niyetlileri tesbit edecek?
Eşref Adalı- Bütün ülkelerde genel kontrol sistemleri vardır. Sırf amatörler değil, bütün bandları kontrol eden bir kontrol sistemi var. Bunun bir kısmı da radyo amatörlüğünü kontrol ediyor. Türkiye' de radyo amatörlerini başlangıçta kontrol edersiniz. 100 kişi çalışır, 200 kişi çalışır. Ama bu 20 bine çıkarsa? 20 bin kişi için 20 bin tane kontrol koyamazsınız. Onun için 1969 daki Uluslararası Radyo Amatörleri Kongresinde, artık bu metoddan vazgeçildi. Self kontrol veya komşu kontrolu benimsendi. (Şu anda bile Türkiye'deki Radyo Amatörü sayısı bu rakamın 1/3 kadardır.)
Abdi İpekçi- Bu yürür mü dersiniz?
Eşref Adalı- Kontrol çok güç.
Abdi İpekçi- İşte belki hükümetin de hiç değilse o zaman çekinmesinin sebebi, kontrolün mümkün olmamasından doğuyor.
Eşref Adalı- Tamam, ama kontrolu ömrü boyunca yapamıyacaklar, bu imkansız bir şey.
Abdi İpekçi- Yani bugün de yasağa rağmen yapılabildiğine göre,kontrol mümkün değil?
Eşref Adalı- Radyo amatörlüğü kanunu çıkarmamakla lüzumsuz bir önleme yapıyorlar. Ama gelişmeyi kısıtlıyorlar. Radyo amatörü bandında kötü niyetliler bulunmaz. Bir de Türkiye'nin mali portesi iyi değil. Radyo amatörleri olunca, elektronik ithalat mevzuu olacak deniyor. Hakikaten ilk başta mali külfet olacak. Ama sonradan.....

Devam ediyor .......