Yaz  Hüsnü Köktürk       
 husnu66tr@yahoo.comYıllar öncesi, elektronik hurdalıklar, Ankara şehri  içindeydi. Özür... elektronik öncesi devir hurdalığını kastetmiştim. Eski otobüs durağı yanı, veya tren  garı yakınında çimenlik bir sahadaydı. Durak ve terminaller değişse de hurdalık her zaman şehir içindeydi. Bu gar  yanındaki hurdalık devlet hurdalığı idi, ne hikmettir, fiatları çalışan işçiler belirlerdi, Bazan ne alırsan 2 lira derlerdi, Kocaman deniz-altı teleskopunu dahi 2 liraya (önemsiz bir para) alabilirdiniz.
Yılların eski olduğuna bakmayın teknik olarak oraları zengindi. Çalışan Portatif lambalı  alıcı verici   dahi bulmanız mümkündü.
Böyle bir verici almış yaramaz bir İstanbullu meraklı (amaörlük o zaman yoktu) ile kısa bir sohbetim oldu. Telsizi alması kolay da kullanılması  .....derecede güç bir işlemdi. Yaramaz dedi ki
--elbette telsizle konuşacak bir arkadaş bulmam çok zor, ben bu cihazı üzerindeki frekansları değiştirmeden kullanıyorum. 
---Sana kızmıyorlar mı_
---Kızmaz olmazlar mı?   Seni  bulup sana şöyle şöyle   yapacağız diyorlar.
----Seni bulabildiler mi?  
---Nerde bulacaklar abi  ben sandalla denizden konuşurum!.   
Her ne ise daha sonraki yıllarda resmini gördüğünüz lamba içine konmuş bir kristal elime geçti, atmadım sakladım. Lamba boyu 7x2cm  kristal ebatları 30x5x1mm. Bazan bir tüp içine iki kristal koymuşlar.
Bu kristallerin nerede kullanıldıklarını hiç tahmin edemedim.
73  Hüsnü  Köktürk
